Emar Çekim Merkezleri Güvenilir Mi?

Hastalandığınız ve doktora gittiğiniz takdirde, doktorunuz sizden çeşitli tahliller yaptırmanızı, gerekli durumlarda emar çektirmenizi isteyecektir. Bunun amacı hastanın rahatsızlığının tam olarak belirlenebilmesi ve en uygun tedavi yöntemine karar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tahliller hemen her hastane de kolaylıkla yaptırılabiliyor, çok kısa bir süre içerisinde sonuçlara ulaşılabiliyorken, aynı durum emar çekimi için geçerli olmayabiliyor. Bu sorunun çözümü olarak da emar çekim merkezleri karşımıza çıkmaktadır.

Nereden ulaşabilir emar çekim merkezlerine? Sorusuna cevap olarak gerek tedaviyi uygulayan doktor kişinin yönlendirmesi ile gidilecek bir merkez gerek internet aracılığı ile yapılacak bir araştırmadan elde edilecek bir sonuç verilebilmektedir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta gidilecek merkezin hasta sağlığı için steril bir ortam olup olmadığı veya uygulamayı gerçekleştirecek kişi veya kişiler bu konuda yetkin olup olmadığıdır. Bunun tespitinin doğru yapılabilmesi adına araştırma yapılması ve bilinçsiz bir adım atılmaması gerekmektedir.

Emar çekimi çok ciddi bir müdehale olmamakla birlikte yine de sağlık ile alakalı bir işlem olduğu için dikkat gerektirmektedir. Her yıl pek çok hasta kişi yanlış tedavi merkezi ve yanlış tedavi uygulamaları yüzünden pek çok sağlık yaşamaktadır. Buna emar çekim merkezleri de dahil olmaktadır. Tercih edilen merkezin gelişmiş bir teknoloji kullanması, düzenli olarak denetleniyor olması, hasta sağlığını ticari bir amaç gütmeden önemsiyor olması gerekmektedir. Bunun en iyi örnekleri ile genelde doktor tavsiyesi ile gidilen merkezlerde karşılaşılmaktadır. Bu nedenle hasta kişi kendi başına bir karar vermeden veya bireysel araştırma ile hareket etmeden önce tedavi gördüğü doktora veya sağlık kuruluşuna danışmalıdır. Hem güven duygusu hissedilmesi hem de referans çerçevesinde hareket edilmesi adına bu davranış doğru bir adım olacaktır.

Manyetik Rezonans Görüntüleme Güvenli Mi ?

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR), doktorların hastanelerde hastalıkları teşhis etmek için günlük olarak kullandıkları birçok farklı tanı testinden sadece biridir. 

Tüm hastane tetkiklerinde olduğu gibi, hastanın yaptırdığı tetkikin güvenli olup olmadığını merak etmesi son derece doğaldır. Bu aynı zamanda, hastalarını sevk ettikleri herhangi bir araştırmanın risklerini ve yararlarını her zaman göz önünde bulundurmaktan nihai olarak sorumlu olan sevk eden doktor tarafından da paylaşılan bir duygudur. Bu nedenle çoğu tanı testinin kalifiye bir doktordan sevk edilmesini gerektirir. Bir fayda beklenmiyorsa, test yapılmamalıdır.

MR Görüntüleme ve ‘radyasyon’ sorusu

MR, radyolojik muayene olarak da bilinen bir tanısal tıbbi görüntüleme şeklidir. Bu terimler, hepsi ortak bir amacı paylaşan birçok tetkik türünü kapsar – yapıları göstermek ve herhangi bir patolojiyi ortaya çıkarmak için insan vücudundaki dokuların bir görüntüsünü oluşturmak.

Bu görüntünün oluşturulma araçları büyük ölçüde değişir, ancak tüm radyolojik tetkiklerin büyük çoğunluğunun görüntü oluşturmak için bir tür elektromanyetik radyasyon kullandığı söylenebilir. Ancak MR da radyasyon bulunmaz.

Şimdi…..’radyasyon’ kelimesini kullanmak, hemen  tehlike düşüncelerine ilham verebilir! Bununla birlikte, çok fazla fiziğe girmeden, elektromanyetik radyasyon spektrumu, tümü farklı enerji seviyelerine sahip, doğal olarak oluşan farklı dalga türlerini basitçe tanımlar. Bu spektrum, düşük enerjili radyo dalgaları, ışık ve sesten X-ışınları ve Gama Işınları olarak bilinen daha yüksek enerji dalgalarına kadar her şeyi içerir.

Spektrumun farklı bölümlerinde meydana gelen radyasyon türlerinin, enerjilerine bağlı olarak farklı kullanımları ve tehlikeleri vardır. Düşük enerjili dalgaların insan vücudu üzerinde hiçbir etkisi yoktur, oysa çok yüksek enerjili dalgalar insan dokularındaki hücrelerle etkileşime girebilir ve potansiyel olarak onlara zarar verebilir.

MR ve Radyo Dalgaları

Diğer radyolojik muayenelerden farklı olarak , MR görüntü oluşturmak için radyasyon kullanmaz. Spesifik olarak MR , insan vücudundan bir ‘sinyal’ elde etmek için güçlü bir manyetik alan ve radyo dalgaları kullanır , tıpkı bir antenin bir radyo tarafından alınacak bir sinyal göndermesi gibi. Radyo dalgaları, hiçbir zaman endişe kaynağı değildir.  Aslında, insan vücudu, Dünya’nın manyetik alanı ve radyo ve televizyon için sürekli olarak bizi çevreleyen görünmez radyo dalgaları ile sürekli olarak hem güçlü manyetik alanlar hem de radyo dalgalarına maruz kalır.

Bu nedenle MRG  çocuklar, hamile kadınlar ve normalde radyasyona duyarlı dokular (örneğin; meme, göz ve tiroid bezi) için tamamen güvenli bir görüntüleme yöntemidir.

Bir MR  tarayıcısında radyo dalgalarının üretilmesinden kaynaklanan biraz istenmeyen bir yan etki, tarayıcının kendi içindeki titreşimdir. Hasta çoğu durumda bu titreşimi hissetmeyecek olsa da, başka bir sonuç daha var – MR tarayıcılarının gürültülü makineler olduğu biliniyor! Çalışırken bir MRI tarayıcısı tarafından üretilen gürültü tamamen normaldir ve hiçbir zaman endişe kaynağı olmamalıdır. 

Güvenliyse, teknisyen neden MR incelemesinden  önce güvenlik soruları soruluyor ?

MR tarayıcısı tarafından üretilen radyo dalgaları ve güçlü manyetik alan teknik olarak güvenli olsa da, bu tür tarayıcıyı kullanan personelin yine de manyetik alana ne aldıklarını bilmeleri gerekir. Hepimizin bildiği gibi, mıknatıslar belirli metal türlerinin hareket etmesine neden olabilir. Bu, bir MRI tarayıcısında beklenmedik bir şekilde meydana gelirse, hastanın veya MR odasındaki herhangi birinin yaralanmasına neden olabilir. Bu nedenle, bir MR  tarama odasına giren herkes, daha önce bir MR tarayıcısında bulunmuş olsun veya olmasın, içeri girmeden önce her zaman bir güvenlik prosedüründen geçirilecektir. Bu güvenlik prosedürü, kişiye vücuduna implante edilmiş  herhangi bir metal, herhangi bir implant veya cihazla ilgili yakın zamanda geçirmiş olabileceği herhangi bir operasyon veya metalin vücuda girmiş olabileceği herhangi bir kaza hakkında sorular sorulur.

Şimdi bu, insan vücudundaki tüm metallerin insanların MR taraması yapmasını engellediği anlamına gelmiyor. Aslında, bir hastanın emar çekiminin  engellenebileceği çok az durum vardır. Gördüğümüz birçok hastada metal diş dolguları, sabit diş telleri ve hatta belki eklem değiştirmeleri ve kırık kemikleri bir arada tutan metal parçaları olacaktır. Bunların birçoğu  güvenlik riski oluşturmaz. Bununla birlikte, teknisyenin her şeyden haberdar olması, riski değerlendirebilmesi ve gerekirse tekniğini değiştirebilmesi, genel güvenliği sağlaması ve ayrıca emar çekim  kalitesinin olabildiğince yüksek olmasını sağlaması (metal artefaktları) önemlidir.